NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
124 - (2229) حدثنا
حسن بن على
الحلواني
وعبد بن حميد
(قال حسن:
حدثنا يعقوب.
وقال عبد:
حدثني يعقوب
بن إبراهيم بن
سعد). حدثنا
أبي عن صالح،
عن ابن شهاب. حدثني
علي بن حسين؛
أن عبدالله بن
عباس. قال:
أخبرني
رجل من أصحاب
النبي صلى
الله عليه وسلم
من الأنصار؛
أنهم بينما هم
جلوس ليلة مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم رمي بنجم
فاستنار. فقال
لهم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "ماذا
كنتم تقولون
في الجاهلية، إذا
رمي بمثل
هذا؟" قالوا:
الله ورسوله
أعلم. كنا
نقول ولد
الليلة رجل
عظيم. ومات
رجل عظيم. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "فإنها
لا يرمى بها
لموت أحد ولا
لحياته. ولكن
ربنا، تبارك
وتعالى اسمه،
إذا قضى أمرا
سبح حملة
العرش. ثم سبح
أهل السماء
الذين يلونهم.
حتى يبلغ
التسبيح أهل
هذه السماء
الدنيا. ثم
قال الذين
يلون حملة
العرش لحملة
العرش: ماذا
قال ربكم؟
فيخبرونهم
ماذا قال. قال
فيستخبر بعض
أهل السماوات
بعضا. حتى
يبلغ الخبر
هذه السماء
الدنيا. فتخطف
الجن السمع
فيقذفون إلى
أوليائهم.
ويرمون به.
فما جاءوا به
على وجهه فهو
حق. ولكنهم
يقرفون فيه
ويزيدون".
[ش (يقرفون)
هذه اللفظة
ضبطوها، من
رواية صالح،
على وجهين:
أحدهما
بالراء
والثاني بالذال.
ووقع في رواية
الأوزاعي
وابن معقل
بالراء، باتفاق
النسخ. ومعناه
يخلطون فيه
الكذب، وهو بمعنى
يقذفون. وفي
رواية يونس:
يرقون. قال
القاضي:
ضبطناه عن
شيوخنا بضم
الياء وفتح
الراء وتشديد
القاف].
{124}
Bize Hasen b. Ali
El-Hulvânî ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Hasen: Bize Ya'kub rivayet etti,
dedi. Ya'kub (Demişki): Bize babam Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan naklen
rivayet etti. (Demişki): Bana Ali b. Hüseyn rivayet etti ki: Abdullah b. Abbas
şunları söylemiş: Bana Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından
ensardan bir zat haber verdiki,
Kendileri bir gece
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte otururlarken bir yıldız
göçmüş ve ortalık aydınlanmış. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) onlara:
«Böyle bir şey göçtüğü
vakit cahiliyye devrinde ne derdiniz?» diye sormuş.
— Allah ve Resulü bilir. Biz bu gece büyük bir
adam doğdu ve bu gece büyük bir adam öldü derdik, cevâbını vermişler.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Yıldız ne bir kimsenin
ölümü için göçer, ne de hayatı için. Lâkin Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ bir şey
takdir buyurdu mu arşı taşıyan melekler tesbih eder. Arkasından onlardan sonra
gelen gök ehli tesbih eder. Tâ ki tesbih şu alt semânın sakinlerine ulaşır.
Sonra arşı taşıyanların arkasından gelenler arşı taşıyanlara :
— Rabbiniz ne buyurdu? diye sorarlar. Onlar da
ne buyurduğunu kendilerine haber verirler. Böylece semâvât sakinleri
birbirleriyle haberleşir, nihayet haber şu alt semâya ulaşır. Ve cinler
işitileni kaparak onu velîlerine aktarır ve bu yıldızla taşlanırlar. Olduğu
gibi getirdikleri (haber) haktır. Lâkin onlar ona yalan karıştırırlar ve ziyâde
ederler.»
124-م - (2229)
وحدثنا زهير
بن حرب. حدثنا
الوليد بن
مسلم. حدثنا
أبو عمرو
الأوزاعي. ح
وحدثنا أبو
الطاهر
وحرملة. قالا:
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس. ح
وحدثني سلمة
بن شبيب حدثنا
الحسن بن
أعين. حدثنا
معقل (يعني
ابن
عبيدالله).
كلهم عن
الزهري، بهذا
الإسناد. غير
أن يونس
قال: عن
عبدالله بن
عباس.
أخبرني
رجال من أصحاب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من
الأنصار. وفي
حديث الأوزاعي
"ولكن يقرفون
فيه ويزيدون".
وفي حديث يونس
"ولكنهم
يرقون فيه
ويزيدون".
وزاد في حديث
يونس "وقال
الله: {حتى إذا
فزع عن قلوبهم
قالوا ماذا
قال ربكم
قالوا الحق}". [34/
سبأ /23] وفي حديث
معقل كما قال
الأوزاعي
"ولكنهم يقرفون
فيه ويزيدون".
{m-124}
Bize Züheyr b. Harb da
rivayet etti. (Dediki): Bize Velid b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû
Amr'Evzâî rivayet etti. H.
Bize Ebu't-Tâhir ile
Harmele de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki):
Bana Yûnus haber verdi. H.
Bana Seleme b. Şebib
dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize
Ma'kıl (yâni İbni Ubeydillah) rivayet etti.
Bu râvilerin hepsi
Zührî'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki Yûnus : «Abdullah
b. Abbas'dan rivayet olunmuştur. (Demişki): Bana Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in ashabından ensardan bir takım adamlar haber verdi.» demiştir.
Evzâî'nin hadîsinde: «Lâkin ona yalan karıştırırlar ve ziyâde ederler.»
Yûnus'un hadîsinde ise: «Lâkin onlar ona ilâve ve ziyâde ederler.» denilmiştir.
Yûnus'un hadîsinde şu ziyâde de vardır: «Allah buyurdu ki: Nihayet kalblerinden
korku giderilince :
— Rabbiniz ne buyurdu? diye sorarlar. (Onlar
da) :
— Hakkı söyledi, derler.» [Sebe 23]
Mâkıl'ın hadîsinde ise
Evzâîrnin dediği gibi: «Lâkin onlar bu habere yalan karıştırır ve ziyâde
ederler.» cümlesi vardır.
izah:
Cinnînin semâdan
kaptığı sözü velîsi yâni dostu olan kâhine tavuğun gıdaklamasına benzer bir
şekilde aktarmasını Hattâbî ile diğer bâzı âlimler şöyle izah etmişlerdir:
«Cinnî işittiklerini kâhinin kulağına söylerken onu diğer şeytanlar da
işitirler. Nitekim tavuk arkadaşlarına bir şey bulduğunu sesiyle bildirir.
Onlar da ona cevâp verirler. Burada bir vecih daha var ki o da şudur: Rivayet
yâni şişenin şırıltısı gibi şeklinde olabilir. Bu takdirde cinnî kâhinin
kulağına sürahideki suyun çıkardığı ses gibi şırıltılı bir sesle söyler demek
olur.»